Yargıtay’dan Önemli Karar: Arabuluculuk Anlaşmaları Her Zaman Dava Açma Yasağı Doğurur mu?
- Editor
- 25 May
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 27 May

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 10.10.2024 tarihli, E. 2024/10147 K. 2024/13332 sayılı kararı, arabuluculuk uygulamasına dair önemli içtihatlardan biri olarak öne çıkıyor.
Bu kararda Yargıtay, işçi ile işveren arasında ihtiyari olarak yapılan arabuluculuk görüşmeleri sonucunda düzenlenen anlaşma tutanaklarının her durumda bağlayıcı belge sayılmayacağını, özellikle öncesinde bir uyuşmazlık ortaya çıkmadan imzalanan belgelerin dava açma yasağı doğurmayacağını vurguladı.
Yargıtay’ın Kararında Vurgulanan Temel İlkeler
1. Gerçek Uyuşmazlık Olmadan Arabuluculuk Olmaz.
Arabuluculuğa başvurulabilmesi için taraflar arasında gerçek ve somut bir hukuk uyuşmazlığının mevcut olması gerekir. İş sözleşmesi sona ermeden düzenlenen tutanaklar bu niteliği taşımaz.
2. Süreç Baştan Sona Usule Uygun Yürütülmelidir.
Tarafların kendi aralarında gerçekleştirilen bir müzakere ya da görüşme sonucunda anlaşmaya varılması üzerine anlaşma belgesinin arabulucu tarafından imzalanması halinde kanuna uygun bir arabuluculuk faaliyetinden söz edilemez.
Arabuluculuk faaliyeti, tarafsız ve bağımsız bir arabulucu tarafından bizzat yürütülmelidir. Görüşme, bilgilendirme ve imzalama süreçlerinin tamamı usule uygun olmalıdır. Anlaşmanın arabuluculuk faaliyeti sonunda gerçekleşmiş olması, tek bir aşamayı değil, arabulucuya başvuru ve arabulucunun seçiminden faaliyetinin sona ermesine kadarki süreci ifade eder. Kanuna uygun biçimde yürütülen arabuluculuk faaliyetinin sonucunda bir anlaşma belgesi düzenlenmeli ve bu tutanakta tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetlerinin nasıl sonuçlandığının belgelendirilmesi gerekmektedir.
3. Anlaşma Belgesi Maddi Hukuk Sözleşmesidir.
Arabuluculuk süreci sonunda düzenlenen anlaşma belgesi, maddi hukuka ilişkin bir borçlar hukuku sözleşmesidir. Söz konusu belgede taraflar dışındaki üçüncü bir kişinin imzasının bulunması ve hatta bu belgenin mahkemece şerh verilebilir nitelikte olması belgenin maddi hukuk sözleşmesi olma özelliğini sona erdirmez. Tarafların ehliyeti, sözleşmenin konusunun emredici hukuk kurallarına kamu düzenine ve genel ahlaka, kişilik haklarına aykırı olmaması, irade beyanlarının sağlıklı olması gibi diğer tüm sözleşmeler bakımından aranan geçerlilik şartlarının arabuluculuk sözleşmesi sonunda düzenlenen anlaşma belgesi bakımından da aranması, bu durumun bir sonucudur.
4. Anlaşma Belgesinde Anlaşılan Hususlar Açık ve Net Olmalıdır.
Anlaşma tutanağında hangi alacak kalemlerinde ne şekilde anlaşıldığı tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirtilmelidir. Bu kapsamda tarafların hangi konularda, hangi ölçüde ve koşulda anlaştıklarının anlaşma belgesinden veya son tutanaktan tespit edilebilmesi gerekir.
5. Dava Açma Yasağı Dar Yorumlanmalıdır.
Anlaşma belgesine dayalı dava yasağı, yalnızca usule uygun hazırlanmış ve açıkça hangi konularda anlaşma sağlandığı belirtilmiş belgeler için geçerlidir. Anlaşılan hususlarda dava açılamayacağına ilişkin kural, mahkemeye erişim hakkını sınırlayıcı bir düzenleme olduğundan dar yorumlanmalıdır. Anlaşma belgesinden, anlaşılan hususların açık ve net bir şekilde belirlenememesi halinde, arabuluculuk faaliyetinin anlaşma ile sona ermediği kabul edilmelidir.
6. Henüz iş sözleşmesi sona ermeden düzenlenen anlaşma belgesi geçersizdir.
Taraflar arasında 6325 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinin beşinci fıkrası kapsamında bir anlaşmanın varlığından söz edebilmek için ise öncelikle bir uyuşmazlığın ortaya çıkmış olması ve bundan sonra arabulucuya başvurulmuş olması gerekmektedir. Henüz iş sözleşmesinin sona ermediği durumda, taraflar arasında kıdem tazminatına ilişkin bir uyuşmazlık bulunmadığından, kıdem tazminatına ilişkin 6325 sayılı Kanun anlamında bir anlaşmanın varlığından da söz edilemez. Yine işçinin fazla çalışma alacağının ödenmesi yönünde bir talepte bulunmadığı ya da yapılmak istenen ödemeyi reddetmediği; bir diğer ifadeyle taraflar arasında bu konuda henüz bir uyuşmazlık çıkmadığı hâlde, başlatılan arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen son tutanak veya anlaşma belgesi de geçerli kabul edilemez.
7. Arabuluculuk muhasebe işleminin yapılması için bir araç olarak kullanılamaz.
6325 sayılı Kanun'un açıkça hukuk uyuşmazlıklarının çözümü için öngördüğü bu yöntemin amacına uygun kullanılması gerekir. Bir hakkın amacına aykırı kullanılması, bütün hukuk sistemlerinde olduğu gibi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesine göre de hakkın kötüye kullanımı niteliği taşır. Bu nedenle arabuluculuk, iş sözleşmesinin sona erdirilmesi ve feshin sonuçlarına ilişkin muhasebe işlemlerinin yapılması için bir araç olarak kullanılamaz. Başka bir anlatımla; arabuluculuk sistemi, iş sözleşmesinin sona erdirilmesi veya iş sözleşmesinden doğan alacaklara ilişkin ödeme belgelerinin düzenlenmesi amacıyla kullanılacak bir yöntem değildir. Belirtmek gerekir ki ortada bir uyuşmazlık bulunmadığı hâlde, iş sözleşmesinden doğan borcun ifasına yönelik işlemlerin arabulucu önünde yapılması gerekmez. Salt ödemeyi belgelendirmek amacıyla yapılan bu uygulama, bir uyuşmazlığı çözmeye yönelik bir yöntem değil; aksine işverenin borcu ifa işlemine, arabuluculuk anlaşma belgesi niteliği kazandırmak amacıyla başvurduğu bir yöntem olarak değerlendirilmelidir. Arabuluculuk mevzuatından kaynaklanan avantajları kullanmak amacıyla herhangi bir çözüm yolunu arabuluculuk olarak adlandıramaz. Esasen arabulucunun görevi de taraflar arasında mevcut bir uyuşmazlığın bulunmasına bağlı olup, ortada 6325 sayılı Kanun'un 1 inci maddesinin ikinci fıkrası anlamında somut bir uyuşmazlık yoksa arabulucu, Etik Kuralları gereğince, arabuluculuk faaliyetini sürdürmemelidir.
Sonuç ve Değerlendirme
Yargıtay, bu kararıyla arabuluculuğun yalnızca “muhasebe kolaylığı” ya da “önleyici belge” olarak kullanılamayacağını; tam tersine, gerçek bir uyuşmazlığın çözümünü amaçlayan, usule uygun yürütülen bir süreç olması gerektiğini açıkça ortaya koymuştur.
📌 Bu içtihat, özellikle işverenler tarafından hazırlanan “hazır arabuluculuk metinlerinin” geçerliliğini sorgulatmakta ve işçilerin haklarını koruma açısından önemli bir içtihat olarak öne çıkmaktadır.
📎 Hukuki destek ve arabuluculuk süreçlerinde danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Comentarios