top of page

Adli Tatilin Sürelere Etkisi

  • Yazarın fotoğrafı: Editor
    Editor
  • 28 Tem
  • 7 dakikada okunur



ree

Adli Tatile İlişkin Düzenlemeler

Giriş

Yargılama görevi yapan mahkemeler, her yıl kanunda öngörülen süre içerisinde kural olarak çalışmalarına ara vermektedir. Mahkemelerce çalışmalarına ara verilen bu süreye, Türk hukuk sisteminde “adli tatil” veya “adli ara verme” adı verilmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) m. 102, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (“İYUK”) m. 61/1 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (“CMK”) m. 331/1 hükümleri uyarınca, adli tatil her yıl 20 Temmuz tarihinde başlamakta ve 31 Ağustos tarihinde sona ermektedir. Yeni adli yıl ise 1 Eylül tarihinde başlamaktadır.


1. Hukuk Yargılamasında Adli Tatil

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda adli tatil süresine ilişkin düzenlemeler üç maddede ele alınmaktadır. HMK m. 102 adli tatilin süresini, m. 103 adli tatilde görülebilecek dava ve işleri, m. 104 ise adli tatilin süreler üzerindeki etkisini düzenlemektedir.


1.1. Adli Tatilde Bakılacak Davalar ve İşler

HMK m. 103’te, adli tatilde görülebilecek dava ve işler sınırlı (tahdidi) olarak sayılmıştır. Bu noktada önemle belirtilmelidir ki adli tatil döneminde dava açılmasına herhangi bir engel bulunmamaktadır. Ancak, kural olarak mahkemeler bu sürede çalışmalarına ara vermekte, yalnızca istisnai olarak bazı dava ve işler görülmeye devam etmektedir. Bu bağlamda adli tatile tabi olan ve olmayan dava ve işler olmak üzere iki kategori ortaya çıkmaktadır.


Adli tatilde görülecek dava ve işlerin bir kısmı yalnızca HMK ile sınırlı olmayıp, özel kanun hükümleri çerçevesinde de adli tatilde yürütülebilecek işler mevcuttur. HMK m. 103’te belirtilen ve adli tatilde görülebilecek dava ve işler aşağıdaki gibidir:


  1. İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve delillerin tespiti gibi geçici hukuki koruma önlemleri ile deniz raporlarının alınması ve dispeçci atanması talepleri ve bunlara karşı yapılacak itirazlar ve başvurular hakkında karar verilmesi.

  2. Her çeşit nafaka davaları ile soybağı, velayet ve vesayete ilişkin dava ve işler.

  3. Nüfus kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin işler ve davalar.

  4. Hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçiler tarafından açılan davalar.

  5. Ticari defterlerin kaybından dolayı kayıp belgesi verilmesi talepleri ile kıymetli evrakın kaybından doğan iptal işleri.

  6. İflas ve konkordato işlemleri ile sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırılmasına ilişkin işler ve davalar.

  7. Adli tatilde yapılmasına karar verilen keşifler.

  8. Tahkim hükümlerine göre mahkemenin görev alanına giren dava ve işler.

  9. Çekişmesiz yargı işleri.

  10. Kanunlarda ivedi olduğu belirtilen veya taraflardan birinin talebi üzerine mahkemece ivedi görülmesine karar verilen dava ve işler.


Bu işler, acele olup olmadığına bakılmaksızın adli tatilde görülür ve karara bağlanabilir. Ayrıca mahkeme, bazı iş ve davaların adli tatil sonuna kadar bekletilmesi hâlinde giderilmesi güç zararlar doğabileceği kanaatine varırsa, bunların adli tatilde (ivedi) olarak görülmesine karar verebilir.


1.2. Diğer Kanunlarda Yer Alan Hükümler

HMK m. 103/1-h hükmü uyarınca, diğer kanunlarda ivedi olduğu belirtilen dava ve işlere de adli tatilde bakılır. Bu kapsamda aşağıdaki örnekler dikkate değerdir:

  • Kamulaştırma Kanunu m. 10 gereği, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davaları belirli sürelere bağlı olduğundan, bu tür davalara adli tatilde de bakılması zorunludur.

  • İcra ve İflas Kanunu m. 18/1 uyarınca, icra mahkemesine sunulan hususlar ivedi işlerden sayıldığından, icra ve iflas daireleri ile icra mahkemelerinde adli tatil hükümleri uygulanmaz.

  • Kadastro Kanunu m. 29/4 gereğince, kadastro mahkemeleri adli tatile tabi değildir.

  • Bankacılık Kanunu m. 142’nin son fıkrası gereği, Fon tarafından açılan ve açılacak davalara adli tatilde de bakılmaktadır.


1.3. Tarafların Anlaşması ile Erteleme

HMK m. 103/2 hükmüne göre, tarafların anlaşması hâlinde veya dava bir tarafın yokluğunda görülmekteyse hazır olan tarafın talebi üzerine yukarıda sayılan dava ve işlerin görülmesi adli tatilden sonraya bırakılabilir.


1.4. Diğer İşlemler

HMK m. 103/3’e göre, aşağıdaki işlemler adli tatilde de yapılabilir:

1.     Dava açılması,

2.     Karşı dava açılması,

3.     İstinaf ve temyiz dilekçeleri ile bunlara karşı cevap dilekçelerinin verilmesi,

4.     Dosyası işlemden kaldırılan davaların yenilenmesi,

5.     İlam verilmesi,

6.     Her türlü tebligat,

7.     Dosyanın başka bir mahkemeye, bölge adliye mahkemesine veya Yargıtay’a gönderilmesi.

1.5. Adli Tatil Sürelerinin Uygulanması ve Süre Uzatımı


HMK m. 104’e göre, adli tatilde bakılmayan dava ve işler bakımından HMK’da öngörülen sürelerin son günü adli tatile rastlarsa, bu süre adli tatilin sona erdiği 1 Eylül tarihinden itibaren bir hafta uzamış sayılır. Ancak bu hüküm, yalnızca HMK’ya tabi süreler için geçerlidir.


Örneğin, çekişmesiz yargı işleri adli tatilde görülebileceği için bir haftalık uzatma süresinden yararlanamaz. Ayrıca süre, adli tatil içerisinde başlamış olup, sonu 1 Eylül tarihinden sonraki bir güne rastlasa bile uzatılmış sayılmaz.


Örnek:

20 Ağustos 2020 tarihinde başlayan iki haftalık sürenin bitiş tarihi 3 Eylül 2020 ise bu süre 3 Eylül mesai saati sonunda sona erecektir. Adli tatil süresi içinde başlamış olsa da sonu tatil sonrasına rastladığından, uzatma uygulanmaz.

HMK m. 104’te öngörülen bir haftalık uzatma yalnızca Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na ilişkin sürelere uygulanabilir. Diğer kanunlardaki süreler için bu hükmün uygulanması mümkün değildir. Özellikle maddi hukuka ilişkin zamanaşımı ve hak düşürücü süreler bu kapsamda değildir.


1.6. Emsal Yargıtay Kararı

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 09.01.2020 tarihli, 2019/2086 E., 2020/221 K.:

“...Maddi hukuka ilişkin sürelerin, HMK’da öngörülen süreler gibi adli tatile tabi olmadığı, somut olayda iptali istenen YİDK kararının davacı vekiline 10.06.2014 tarihinde tebliğ edildiği, 556 sayılı KHK’nin 53. maddesinde düzenlenen iki aylık hak düşürücü sürenin 10.08.2014 pazar gününe geldiğinden 11.08.2014 tarihinde dolduğu, davanın iki aylık hak düşürücü süre dolduktan sonra 04.09.2014 tarihinde açıldığı, ilk derece mahkemesince de Dairemiz kaldırma kararına uyularak, davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı...” yönünde hüküm tesis edilmiştir.


2. Bireysel Başvuru Sürelerinde Adli Tatilin Etkisi

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru süresi bakımından adli tatil hükümleri uygulanmaz. Başvuru süresi adli tatil süresince de işlemeye devam eder. Bu nedenle bireysel başvurunun adli tatil dönemine denk gelmesi hâlinde, süre durmaz veya adli tatil sonrasına ötelenmez. Başvurunun süresinde yapılabilmesi için, adli tatilde sürenin işlemeye devam ettiği dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde, başvuru süresi kaçırılmış sayılacaktır.



2. Ceza Muhakemesinde Adli Tatil


5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 331. maddesi uyarınca, ceza yargılamasına ilişkin iş ve işlemler bakımından da her yıl belirli bir dönem için adli tatil düzenlemesi öngörülmüştür. Ceza Muhakemesi Kanunu, hukuk muhakemesi gibi geniş kapsamlı bir tatil düzenlemesi benimsememekle birlikte, belirli sınırlamalarla ceza yargılamasında da yargısal faaliyetlerin durdurulmasına olanak tanımıştır.


2.1. Tatilin Süresi ve Kapsamı

CMK m. 331/1 hükmüne göre; “Ceza işlerini gören makam ve mahkemeler her yıl bir Eylül’de başlamak üzere, yirmi Temmuz’dan otuz bir Ağustos’a kadar çalışmaya ara verirler.” Bu süre, adli tatilin ceza yargılaması bakımından genel zaman aralığını tanımlamaktadır.

Ancak madde gerekçesinde belirtildiği üzere, bu tatil mutlak değildir. Özellikle kamu güvenliğini ve bireyin özgürlüğünü yakından ilgilendiren bazı soruşturma ve kovuşturmaların, adli tatil süresince de yürütülmesi gerekebilir.


2.2. Soruşturma ve İvedi İşler

CMK m. 331/2 uyarınca; “Soruşturma ile tutuklu işlere ilişkin kovuşturmaların ve ivedi sayılacak diğer hususların tatil süresi içinde ne suretle yerine getirileceği, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir.” Bu hüküm, soruşturma evresini adli tatil kapsamı dışında tutarak, adli tatilin yalnızca kovuşturma aşamasıyla sınırlı olduğunu göstermektedir. Bu yönüyle, ceza muhakemesinde soruşturma evresi adli tatilden etkilenmemekte olup, savcılık ve kolluk makamlarının faaliyetleri yıl boyunca sürdürülmektedir.


Kovuşturma evresinde ise tutuklu işlerin veya ivedi sayılan davaların tatil süresince görülmeye devam edilmesi mümkündür. Ancak bir işin ivedi sayılabilmesi için kanunda açık bir düzenleme veya yargı içtihatları ile tanımlanmış bir çerçeve bulunmalıdır. Tutukluluk hali ise kendiliğinden işin ivedi sayılmasını sağlar.


2.3. Üst Yargı Mercilerinin Faaliyetleri

CMK m. 331/3 hükmü doğrultusunda; “Tatil süresince bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay, yalnız tutuklu hükümlere ilişkin veya Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu gereğince görülen işlerin incelemelerini yapar.” Bu düzenleme uyarınca, üst dereceli ceza mahkemelerinin adli tatildeki faaliyetleri de sınırlandırılmıştır. Böylece, yalnızca tutuklu sanıklar hakkında verilen kararlar veya meşhud suçlara ilişkin özel usullere tabi dosyalar bu süreçte incelenebilmektedir.


2.4. Sürelere Etkisi

Adli tatilin ceza muhakemesi sürelerine etkisi CMK m. 331/4 hükmünde açıkça düzenlenmiştir: “Adli tatile rastlayan süreler işlemez. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır.” Buna göre, adli tatil içinde kalan süreler bakımından durdurucu etki söz konusudur. Süre, adli tatil süresince askıya alınır ve 1 Eylül'de yeniden işlemeye başlar. Ayrıca, tatilin sona ermesini izleyen üç gün, sürelere eklenmiş sayılır.


Bu düzenleme, hukuki güvenlik ve süre haklarının korunması bakımından önemlidir. Özellikle temyiz veya istinaf gibi başvuru sürelerinin adli tatile denk gelmesi hâlinde, üç günlük ek süre uygulaması çoğu zaman başvuru hakkının zayi olmasını engellemektedir.


2.5.  Emsal Yargıtay Kararı


Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 2021/17827 E., 2022/14662 K.:


Sanık müdafiine verilen kararın adli tatil süresi içinde tebliğ edildiği, bu nedenle CMK m. 331/4 kapsamında sürenin işlemeyeceği ve tatil sonrasında üç gün uzatılacağı değerlendirilmiştir. Kurban Bayramı tatilinin de araya girmesiyle birlikte müdafiinin temyiz başvurusunun süresinde olduğu kabul edilmiştir.


Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 2019/11473 E., 2022/1954 K.:

Adli tatil içinde yapılan tebliğin geçerli olduğu, ancak sürenin işlemeyeceği ve tatilin bitimini izleyen tarihte işlemeye başlayacağı vurgulanmıştır. Bu kapsamda süre başlangıcının tatil bitimi sonrası olduğu kabul edilerek, temyiz isteminin süresinde olduğu değerlendirilmiştir.


3. İdari Yargıda Adli Tatil


İdari yargıda adli tatil düzenlemeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 61. maddesinde yer almaktadır. Buna göre; bölge idare, idare ve vergi mahkemeleri, her yıl 1 Eylül’de başlamak üzere, 20 Temmuz’dan 31 Ağustos’a kadar çalışmaya ara verirler.


Ancak, yargı çevresine dahil olduğu bölge idare mahkemesinin bulunduğu il merkezi dışında kalan idare ve vergi mahkemeleri çalışmaya ara vermeden yararlanamazlar. 


3.1. Sürelere Etkisi

İYUK m. 8/3 hükmü gereği, bu Kanun’da yazılı sürelerin son günü çalışmaya ara verme süresine rastlarsa, bu süreler ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren 7 gün uzamış sayılır. Bununla birlikte, HMK’daki süre düzenlemeleri ile değerlendirilmesi gerektiği uygulamada kabul edilmektedir.


İYUK m. 8 hükmüne göre:

  1. Süreler, tebliğ, ilan veya yayım tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar.

  2. Tatil günleri sürelere dahildir. Ancak sürenin son günü tatile denk gelirse, süre tatili izleyen ilk iş günü sonunda sona erer.

  3. Çalışmaya ara verme süresine rastlayan süreler, ara vermenin bittiği tarihten itibaren 7 gün uzatılmış sayılır.


Bu hükümler çerçevesinde; dava açma, savunma, cevap ve kanun yollarına başvuru gibi işlemlere ilişkin tüm sürelerin “bu Kanunda yazılı süreler” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.


İYUK m. 8/2 fıkrası gereği; tatil günlerinde süreler işlemeye devam eder. Ancak sürenin son günü tatile rastladığında, bu süre tatilin bittiği ilk iş gününe kadar uzar. Yani, resmî tatil ve çalışmaya ara verme halleri sürelere durdurucu değil, sadece uzatıcı etki yapar. Bu yönüyle idari yargıda süre uygulaması, hukuk yargılamasına benzerdir.


Sonuç


Adli tatil kurumunun yargılama sürecine etkisi, farklı yargı kollarında çeşitli biçimlerde düzenlenmiştir.

  • Hukuk yargılamasında, HMK m. 102-104 hükümleri uyarınca yalnızca belirli dava ve işler adli tatilde görülebilir; bunun dışındaki süreler işlemeye devam eder, ancak son günü adli tatile denk gelen süreler, 1 Eylül’den itibaren bir hafta uzamış sayılır.

  • Ceza yargılamasında ise CMK m. 331 gereğince adli tatil boyunca kural olarak duruşma yapılmaz; yalnızca tutuklu işler ve ivedi sayılan konular bu dönemde yürütülür. Adli tatile denk gelen süreler işlemeyip, tatil bitiminden itibaren üç gün uzamış sayılır.

  • İdari yargılamada ise İYUK m. 61 ve m. 8 hükümleri doğrultusunda, dava ve savunma süreleri tatil boyunca işlemeye devam eder. Ancak, sürenin son günü adli tatile denk geliyorsa bu süre, tatil bitiminden itibaren yedi gün uzatılır.


📎 Hukuki destek ve arabuluculuk süreçlerinde danışmanlık için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

 

 

 

 

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page