top of page
Yazarın fotoğrafıEditor

Aldatılan eş, eşinin sevgilisine tazminat davası açabilir mi?



Bir süredir kamuoyunun da gündeminde yer alan bu konu, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından ele alındı ve 8 Aralık 2018 tarihli Resmi Gazete‘de yayımlanan kararda şu detaylara yer verildi:


Genel Kurul tarafından verilen kararda, sadakat yükümlülüğü denilince akla ilk olarak cinsellik gelse de, bu boyuta ulaşmamış duygusal ilişki ve yakınlaşmalar, evlilik birliğine zarar verecek alışkanlıklar, eşlerin birbirinden gizli iş yapmaları, sır saklamaları, yalan söylemeleri gibi örnekler de sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak değerlendirildi. 


Ayrıca evlilik birliği devam ederken eşe karşı, sadakatle yükümlü olan tarafın yalnızca diğer eş olduğu belirtilerek, eşin sevgilisinin diğer eşe karşı sadakat yükümlülüğü bulunmaması nedeniyle, eşin sevgilisinin bu davranışının diğer eşin kişilik haklarına doğrudan bir saldırı niteliğinde olmadığına karar verildi.


Bu kapsamda Genel Kurul tarafından, evli kişi ile birlikte olan kişinin eylemlerinin ahlaka aykırı olduğunu ifade edilmekle birlikte, eşin sevgilisinin birlikte olduğu kişinin evli olduğunu “bilmesinin” yeterli olmadığı, sevgilinin aldatılan eşe “kasten -zarar verme amacıyla-” hareket etmesi gerektiği üzerinde durularak, bu kastla hareket etmeyen sevgiliye karşı, diğer eşin manevi tazminat isteminde bulunamayacağına karar verildi. Karara göre aldatılan bir eşin; eşinin sevgilisine dava açarak manevi tazminat istememinde bulunamayacağı yönünde değerlendirme yapmak mümkündür. 


Ancak Genel Kurul’un burada bir açık kapı bırakmış olduğunu da belirtmekte fayda var. Genel Kurul kararına göre; her ne kadar aldatılan eşin, eşinin sevgilisine karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal nedeniyle manevi tazminat davası açamayacağına karar vermiş ise de sadakat yükümlülüğünden bağımsız olarak eşin sevgilisi tarafından aldatma eylemi ile aldatılan eşin kişilik haklarını ihlal eden bir davranışta bulunuyorsa bu durumda manevi tazminat sorumluluğundan bahsetmek mümkün olacaktır. Örneğin eşin sevgilisinin, aldatılan eşin konut dokunulmazlığını ihlal etmesi, özel yaşamına müdahale etmesi, sır alanına girmesi, ele geçirdiği bazı özel bilgileri ifşa etmesi, kullandığı söz ve diğer ifadeler ile onur ve saygınlığını zedelemesi gibi eylemler gerçekleştirmesi halinde, aldatılan eşin manevi tazminat davası açmasının mümkün olduğunu söyleyebiliriz. 


Sonuç olarak, Genel Kurul kararına göre artık evlilik birliği devam ederken aldatılan eşin, eşinin evli olduğunu bildiği halde birlikte olan sevgilisine yalnızca sadakat yükümlülüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle manevi tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Ancak eşin sevgilisi tarafından, eş ile birlikte olmak haricinde, aldatılan eşin kişilik haklarını zedeleyecek başka eylemlerde bulunuyorsa bu durumda Genel Kurul kararına istinaden manevi tazminat davası açma hakkı bulunduğu şeklinde değerlendirme yapılabilir.



1 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page